28 Nisan 2022 Perşembe

Uykusuz

Sahurdan sonra sofrayı, mutfağı toparlamadan yatamayanlardanım. Bazen bu çaba uykuma mal oluyor bugünkü gibi. Uzun ara verince, uyku sahibini beklemeye sabredemeyip gidiveriyor yoluna herhalde. Bir migren hastası için büyük sıkıntı ama ne yapsam olmuyor bazen işte. Yattığım yerde boş boş yatamam, açıp birikmiş Fatma Barbarosoğlu yazılarını okuyorum gazetenin sitesinden. Uyku yine gelmiyor ama iki paragraflık bir yazıyı zaptedip kendimce kâr ediyorum:


"Hikâyeleri edebi bir zevk için okurum, sonra sosyal bilimci yanım aldığım edebi zevki sorularla çerçeve içine alır. Bana bir soru armağan etmeyen, bir hayat tecrübesi sunmayan metinlerle aram pek hoş değildir.

İyi bir hikâye sadece hikâye değildir, geçmiş zamanın bütün yükünü taşır. Duygu olarak, sosyal doku olarak, dünü güne bağlayan köprü olarak. "

25 Nisan 2022 Pazartesi

Eski öyküler yeniden

Çok güzel kitaplarım var okunmayı bekleyen. Kitaplığın önünden geçerken gözüm değdiğinde bile beni mutlu eden. Henüz okunmamış cümleler, henüz duyulmamış hikayeler, yeni ufuklar açacak yeni fikirler. Hazır kıta bir vaatler ordusu!  Fakat nedense son zamanlarda güncel okumalarıma önceden okuyup bitirdiğim öykü kitapları eşlik ediyor. Eskilerden bir öykü okuyup bırakayım diyorum ama sayfalar sayfaları çevirtiyor, bir bakmışım kitap bitmiş. Aslında iyi oluyor, unuttuklarımı hatırlıyorum, unutamadıklarımı bir kategori altında biriktiriyorum. Uzun zamandır en sevdiğim öyküleri bir yere toplamak istiyordum, böyle böyle ayırmaya başladım. Okuma notlarını yazdığım bloğumda 'hikayelerim' etiketi altında biriktiriyorum. 

Mukadder Gemici'nin çok sevdiğim hikayesi 'Nuh'un Kızı' bunların ilki oldu. Aynı kitaptan iki kardeşini daha yanına aldırdı. Şimdi Fatma Barbarosoğlu'nun İki Kişilik Rüyalar'ını okuyorum yeniden. Bakalım burdan neler kalacak elimde. Bu da yeni bir kitaba başlamak kadar heyecan verici...