26 Eylül 2022 Pazartesi

Büyüdükçe küçülen şeyler

Uzun zamandır gardrobun üzerinde bir kolide duran dvdleri indirdim geçen gün. Bir kaç tanesini seçip çıkardım. Bugün kuzu öğle uykusuna yatınca da güzel bir çay demledim, Before Sunset'i taktım, usul usul izledim. Özlemişim kendime kaliteli vakit ayırmayı. Ve Celine-Jesse ikilisinin bir film boyu süren muhabbetlerini... Neden ikinci filmden başladım peki? Emin değilim ama galiba iki çocuğun değil iki yetişkinin muhabbetini dinlemek istediğim için.

Yaş aldıkça tercihlerinin değişeceğine gençken ihtimal vermiyor insan. Ömür boyu aynı heyecan ve tutkuyla yaşayacağını sanıyor. Ne yanılgı! Hayat, onu ciddiye almaya karar verdiğin anda hücum ediyor üzerine. Yaş alma, olgunlaşma dediğimiz süreç de böyle başlıyor. Yani konfor alanından çıkıp, her türlü hücuma açık hale geldiğinde. O, bu, şu, insanlar, olaylar, mecburiyetler yüzüne çarpıp çarpıp ruhunda nasırlar oluşturmaya başladığında... Yumuşak bir ruh da yumuşak bir ten kadar makbul müdür? İnsanevlatları hassas noktaları neresiyse oradan imtihan olduklarına göre öyle değil herhalde. Zira güçlü olmamız isteniyor. Güçlü mümin zayıf mümine yeğ tutuluyor. Dirayetli olmak icab ediyor. 

Bazen olamıyorum. 

Biraz önce Engadin Vadisinin dağlarının zirvelerinden rüzgar marifetiyle aşırılan kar ve buz tozlarını izliyordum TRT Belgesel'de. "Hiç bir zaman kendi gözümle göremeyeceğim bir şey daha" diye düşündüm. Bu liste çok uzadı son senelerde. Hayallerimin yüzey ölçümü epey küçüldü. Buna da büyümek mi diyoruz, başka bir tür çaresizlik mi bilmiyorum...