10 Temmuz 2020 Cuma

Yazılı tarih ve istiap haddi üzerine

Eskiden, blogların çok olduğu ve çok okunduğu zamanlarda benim bloğum da çokça okunurdu. Genelde muzip yanımla yazardım. Bazen de samimi bir şekilde içimin derinliklerini ortalık yere dökerdim.  Aslında biraz ketum biri olduğum için de, bu şaklabanlıklar ve içini açışlar sonunda bana pek ağır gelirdi, bloğumu tümden kapardım. Yazmadan duramadığım, blogların pek revaçta olmadığı şu zamanda bile yazmamdan belli ya, dayanamaz yine bir blog açardım. Böyle böyle 10 kadar blog açmış kapamışımdır herhalde. Şimdi bu çorak ve tenha topraklarda bulunmamın sebebi izimi kaybettirmek için o kadar uğraşmış olmamdır. Bazen buna pişman oluyorum. Ama en büyük tesellim yazdığım yazıların yüzde doksanının bir kenarda duruyor olması. Arada bir o hesaba girip gençliğimin sokaklarında yürüyorum. İzlediğim bir filmi, okuduğum bir kitabı görüp hatırladığımda, o zamanlar hakkında ne düşünmüşüm diye bakabiliyorum.

Bunları, bir kaç eski yazımı okuduktan sonra, bir şeyler daha karalayayım da yazılı tarihim biraz daha genişlesin diye yazdım. Bu kadarla kalmasın, güne dair bir iki kelam daha edeyim o zaman:

Evimdeyim. Fırında havuçlu kekim var. Kuzum uyanınca beraber yiyeceğiz. Abdullah Harmancı'dan Melek Kayıtları'nı okuyorum. Annemden dün geldim, o curcunayı ve serinliği bırakmak zor geldi ama insanın evi gibisi de yok. Bir dolu çamaşır yıkanmayı, Melek Kayıtları kitabı da notlarının okuma bloğuna yazılmasını bekliyor. Ben neyi bekliyorum? Galiba eşimin aramasını. Çok çalışıyor. İşinin arasında, biz avm'ye girmiş olmayalım diye gidip ebebek'den bir kaç jakarlı zıbın alması gerekecek. Kuzum sıcaktan fena halde isilik çıkardı çünkü. Başka ne var? Üzerimde büyük bir ağırlık var. Yengem hasta ve bu, zihnimi diğer her şeyden daha çok meşgul ediyor. Elbet bu günler de geçecek ve yine sarılacağız belki ama insan içindeyken her şey olduğundan daha ağır çekiyor.

Biraz önce kek yaparken, cuma vakti arkada çalsın diye Nureddin Yıldız'dan bir video açtım. Başlığı "bu duayı okuyanın dertleri biter" olan kısa bir youtube videosuydu. Hoca videonun bir yerinde bir kamyonetin kaldırma kapasitesini ifade eden "istiap haddi" teriminden bahsetti. İnsanın da böyle bir haddi olduğunu ve Kur'anla meşgul olan mü'minin kaldırma kuvvetinin yüksek olacağını söyledi. Kur'an'la kalbi yeşermiş çiçeklenmiş müslüman dert çekse bile altında ezilmez diye anlattı. Rabbim'in mübareği aracı edip bendenize cevap verdiği çoktur. O kadar nokta atışıydı ki bunun da kafamdaki dertli sorulara güzel bir cevap olduğuna iman ettim. Geçen haftaki gereksiz güvensizlikler, bu hafta yengem için bu kadar üzülmem, hepsi istiap haddimin düşüklüğünden kaynaklanıyor, anladım. Çözüm de videoda söyleniyor, belli. Velakin ben de belliyim! Biraz önce bahsettiğim onca yıllık yazıyı ardı ardına okuyan olsa ortaya çıkacak olan aslında tam bir istikrar ve irade yoksunluğu! Bazen kendi kendime 'ben bir başarısızlık hikayesiyim' diyorum. Bir türlü bir sonuca ulaşamayan. Sonra, şimdi olduğu gibi, aklıma yıllar önce bir vakıf toplantısında bir kadının söylediği cümle geliyor. Demişti ki, "Allah kazandıklarımıza değil, verdiğimiz çabaya bakacak." Bu söz benim en büyük tesellilerimden biri oldu o günden beri. Kenarda topladığım bin küsür yazı gibi, kenarda birikmiş bir sürü başlangıç. En azından ömür hepten boş geçmedi diye kendimi avutuyorum...

2 yorum:

  1. "İnsan içindeyken her şey olduğundan daha ağır çekiyor." ne doğru. Allah şifa versin yengenize, yükümüzü hafifletsin hepimizin.

    Bende de kenarda birikmiş bir sürü başlangıç var. Fazla ilerleyememiş başlangıçlar çok birikince de yük gibi geliyor bazen ama yine de başlangıç varsa bir niyet, bir istek, bir çaba var demektir. Başlangıç kelimesinin içinde bir "çaba" gizli :) Tırmanmaya devam etmek güzel tabi ama insan bazen yalnızca tutunabiliyor. Düşmeyelim de yine tırmanırız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece tutunmak bile o kadar büyük bir başarı ki! Aynen dediğiniz gibi, düşmeyelim yeter. Her başlangıç, ne kadar erken pes edersek edelim bir iki adım yukarı taşıyor bizi çünkü...

      Sil