6 Temmuz 2020 Pazartesi

Soru ile başlayan, sonra da kanatlanıp uçan...

Kendini unuttuğunda mı yeniliyorsun hayata? 

Aslında hayata değil de, zihnine diyelim. Çünkü kendini yenen de yıkan da sensin. Bir türlü onay alamadığım insanları değiştiremeyeceğimi fark ettiğimde, o klişe "değiştirebileceğin tek kişi sensin" lafı var ya, onu anlayıverdim. Onlar beni ne yapsam beğenmeyeceklerdi, mesele benim kendimi beğenip bağrıma basmamamdı. Falan. Bunlar o kadar basit idrakler ki söylemeye değmez aslında. 
Söylemeye değen şu: 
Geçenlerde, zihnimin kabullenilmemişlik zehrini yavaş yavaş zerk ettiği o anlardan birinde yanımdaki kitabı açıp okumaya başladım. Abdullah Harmancı'dan Melek Kayıtları. Bir kaç sayfa değil, bir kaç satır sonra alnımın kırışığı düzelmeye, kafamdaki uğultu yatışmaya döndü. "Ben", diye düşündüm, "ben farklıyım. Başkalarının kulvarında yarışamam, yarışmam da gerekmiyor. Nasıl onlar güzel bir kitabın satırlarının sunacağı şifadan bihaber bir hayat sürmeye mahkumlar, ben de onların domestik meselelerden duydukları hayat tatminini duyamam. Duyamadığım için de onlar gibi olamam. Onlar gibi olmamam benim yetersiz değil, farklı olduğumu gösteriyor sadece."

Başkalarının onayını istediğinde, kendini onların önüne, değerlendirmeleri için koymuş oluyorsun. Onlar hayattan ne gördülerse onun üzerinden yargılıyorlar seni. Senin belki daha büyük kanatların var, belki de daha büyük ufuklar görmüşsün ama onlar kendi pencerelerinin gösterdiğinden fazlasını anlayamıyorlar. Ve sen kanatlarının güzelliğini unutup, neden benim de onlar gibi kollarım bacaklarım yok demeye başlıyorsun. 

Büyük hata! 

Kimsenin önünde durup beklemek zorunda değilsin. Allah'tan başka kimse yargı makamı değil. Kırmızı renkli "onaylandı" damgasını taşıman gerekmiyor alnında. O alın ahsen-i takvim olarak yaratılmış birinin alnı, bir başkasından alacağı taca muhtaç değil! Kimisi güzel yemek yapar, kimisi güzel resim. Kimisi hızlı koşar, kimisi zarif yürür. Herkes kendi farklılığı ve seçimleriyle güzel. Canın çıkarcasına uğraşsan herkesten daha hamarat olabilirsin, ama bir kitabın aklında açtığı idrak kanallarının verdiği hazzı duyacak olmadıktan sonra hayatını adamaya değer mi? Sırf birisi "aa o harika bir ev kadınıdır" diyecek diye! 

Ki ne yaparsan yap demeyecek olanın demeyeceğini biliyorsan!

Velhasılı, "bir kitap okudum hayatım değişti", demeyeyim de, "bir kitap okudum kendimi hatırladım" diyeyim. Hatırlayınca kanatlarım karıncalanmaya başladı. Uzun zamandır uçmuyordum, hamlamışlar. Üzerimden başkalarının gölgelerini savurup atmak için şöyle bir silkinmem gerek sadece, sonra havalanacağım. İnşallah. Vira bismillah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder